Ödüller

 

F.A.C.C.

1957 senesinde yaptığım bir köpek ameliyatını seyreden ünlü kalp cerrahı Dwight Harken, 1965’te Amerikan Kardiyoloji Cemiyeti’nin (American College of Cardiology) başkanlığına seçilmişti. Başkanlığa yaklaşık 19 sene üst üste kardiyolog seçilir, 20 senede bir kere de bir cerrah seçilir. Harken başkan olduğunda, ancak 36 yaşından sonra elde edilebilen en üst seviyedeki üyelik için benim ismimi vererek, “Dr. Aytaç henüz 34 yaşına yaklaşıyor ama ben onun seçilmesini istiyorum” demiş. Böylece F.A.C.C. üyeliğine seçilmiş oldum ama acil kalp ameliyatlarım nedeniyle Boston’daki törene katılma imkânı bulamadım.056

Boston’a gidemediğim için Ankara’da Amerikan Büyükelçiliği’nde özel bir tören düzenlendi. Amerikan Büyükelçisi Raymond Hare, Rektörümüz İhsan Doğramacı ve Kardiyoloji Bölüm Başkanı Ali Ertuğrul’un da hazır bulunduğu toplantıda, güzel bir konuşmayla beni kutlayarak Amerika’dan gönderilmiş olan onur belgemi verdi. İhsan Doğramacı ve ben de birer teşekkür konuşması yaptık.

054

1965 yılında Amerikan Kardiyoloji Cemiyeti tarafından F.A.C.C. üyeliğine seçildiğimi bildiren yazı

Sedat Simavi Vakfı Ödülü

1979 senesinde, Sedat Simavi Vakfı tarafından Sağlık Bilimleri Ödülü’ne layık görülmenin mutluluğunu yaşadım.
9 Aralık Pazar günü, Hilton Oteli’nde düzenlenen törende Erol Simavi tarafından verilen ödüle değer bulunan araştırmam, iki yaşın altındakiler dahil 18 yaşına kadar tüm hasta kalpli çocuklara hiç çekinmeden, rahatlıkla kalp kapakçığı takılabileceğini ve takılan kapakçığın çocuğu bütün bir yaşam boyu idare edebileceğini kanıtlıyordu.

Ödülümü alırken yaptığım konuşmada özetle şöyle dedim: “Hiçbir şekilde tamir edilemeyecek kadar bozulmuş olan kalp kapakçıkları çıkartılarak yerine suni kapak takılması işlemi 1960 senesinden beri gerçekleşiyor. Dünya genelinde yüzbinlerce erişkin hastaya ameliyat yapılmıştır. Buna karşılık geçen yıla kadar tüm dünyada çocuklara takılan suni kalp kapakçığı sayısı 400 civarındadır. Hekimler, çocuklarda bu işlemin yapılmasından çeşitli nedenlerle ürker ve çekinir olmuşlardır. Bu nedenlerin başında, küçük bir çocuğa takılan suni kapakçığın, büyüdüğü zaman onu idare edemeyeceği endişesi gelmektedir. Ayrıca çocukların çok uzun zaman kapakçıklı olmalarının, vücutlarında yabancı bir cismi taşımalarının sakıncaları da nedenlerden birisini oluşturmaktadır.

Oysa biz bu araştırmamızda, çeşitli kapakçıklardan çocuklar için hangisinin en uygun olacağını saptadık ve bu en uygun kapakçıkların takılmasıyla, çocukların büyüdükleri zaman yeni bir kapakçığa, yeni bir ameliyata gerek kalmadan idare edebileceklerini gösterdik.

Dünyada çocuklara en fazla kapakçık takan 10 bilim merkezinin çalışmalarıyla bizimki karşılaştırılmış, bunun sonucunda bizim kliniğimizin dünyanın en büyük serisine sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Bizden sonra en fazla kapakçık takan merkezin iki katı kapakçık takmış bulunuyoruz.

089-1

089-3

Türkiye’de çocuklara ilk suni kapakçığı Hacettepe’deyken benim takma şansım olmuştu. Daha sonra, 2 yaşın altındaki çocuklara, 5 kiloya kadar olan çocuklara, 8 aylık, 3 aylık çocuklara bile kapakçık taktık ve başarılı olduk.”

089-2

Sedat Simavi Vakfı Ödülü, manevi değerinin yanısıra maddi bakımdan da çok büyüktü.
Konuşmamı, “Ödülün maddi değeri de çok büyük… Bu ödül bir öğrenci burs fonunun çekirdeğini oluşturmak üzere tahsis edilecektir. Her yıl çok başarılı fakat maddi imkanlardan yoksun tıp öğrencilerinin eğitimi için kullanılacaktır” diye tamamladım.

F.A.C.S.

1971’de bir toplantı için İspanya’ya gitmiştim. O sırada John Shellito da, bana verilecek F.A.C.S. (Fellow of American College Surgeons) ödülünün töreni için beni Amerika’ya çağırıyordu. Beş gün boyunca İspanya’dan ABD’ye hiç uçak olmadığı için iki günlüğüne Portekiz’e gittim. Ancak, kalacak hiçbir yer bulamayınca Türk Büyükelçiliği’ni telefonla arayarak durumumu anlattım. Amerika seyahatim öncesinde Portekiz’e geldiğimi ama kalacak hiç yer bulamadığımı söyleyip bana yardımcı olmalarını rica ettim. “Siz bir taksiye binip buraya gelin, biz o zamana kadar bir yer ayarlarız” dediler. Büyükelçiliğe gittiğimde de, yakında bir otelde benim için bir gecelik oda ayırttıklarını söyleyip, “Büyükelçi mutlaka sizi görmek istiyor” dediler. Büyükelçiyle uzun ve sıcak bir sohbetten sonra birlikte yemek yedik. Çaylarımızı içerken büyükelçi, “Aydın, izin verirsen ben seni kendi evimde misafir edeyim” dedi. Ben de çok memnun olacağımı ama bana otelde yer ayırtılmış olduğunu söyledim. O da, “Olsun, gerekirse bu gecenin parasını veririz ama almazlar zaten. Bizde kal, ben seni çevrede gezdiririm” dedi.

Büyükelçi gerçekten de iki gün boyunca beni kendi özel arabasıyla, gezdirdi. Dolaşırken yüksek bir yerde çok kırışık, bakımsız durumda bir Türk Bayrağı gördüğünde sinirlenerek hemen telefon edip, “Yarın gelip bakacağım, bu bayrak değiştirilecek” dedi. Ertesi gün gidip baktığımızda tertemiz güzel bir bayrağın dalgalandığını görerek memnun olduk. Gezerken bir ara, bir sokak sanatçısının yaptığı güzel bir tabloyu alarak ona hediye etmek istedim, ama buna izin vermedi ve tabloyu kendisi alıp bana hediye etti. Konukseverliğiyle beni duygulandırdığı iki güzel günün sonunda, büyükelçi beni havaalanına kadar götürüp uçağın yanına kadar gelerek uğurlama inceliğini de gösterdi.

Bu keyifli moladan sonra nihayet Amerika’ya gidip ödül törenine katıldım.

45

(Amerikan Cerrahlar Birliği 1913 yılında kurulmuş çok önemli bir topluluktur.
Cerrahların isimlerinin arkasında yer alan F.A.C.S. o cerrahın eğitiminin, profesyonel kalifikasyonunun, cerrahi yeteneklerinin ve etik kurallara bağlılığının çok detaylı bir incelemeden geçmiş olduğunu ve American College of Surgery tarafından belirlenmiş en yüksek standartlara uygunluğunun bir göstergesidir.)
Bu arada çok enteresan bir şey oldu: Türkiye’de, “Amerikan Cerrahi Cemiyeti’nin En Yüksek Bilimsel Payesi Aydın Aytaç’a verildi” diye radyoda haber ajansında yayınlanmış, rahmetli Abdi İpekçi de bu konuda bir başyazı yazmış. Tüm bunlardan ben de ABD’den döndüğümde haberdar oldum.

Eczacıbaşı Ödülü

110

Eczacıbaşı, Cumhuriyet Dönemi Tıp Ödülü kazanan 10 kişinin tanıtıldığı dergi

Avrupa Kardiyovasküler Cerrahi Derneği (ESCVS) Şeref Üyeliği

2-5 Haziran 2004 tarihlerinde Slovenya’nın başkenti Lubyana’da düzenlenen 53. Avrupa Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği (ESCVS) Kongresi’nde de, Kongre Başkanı Jean Claude Schoevaerdts’ten Şeref Üyeliği belgemi alma mutluluğunu yaşadım.

Bu toplantıdan iki ay önce, bana 54 yıl içinde seçilmiş olan 10 Şeref Üyesi’ne ilave olarak, 11. Şeref Üyesi olarak seçildiğimi bildirmişlerdi. 144İki ay sonraki törende benimle ilgili bir takdim ve konuşma yapılacağını ve başkan tarafından belgemin verileceğini belirterek, benim de bir 01_145konuşma yapmamı istediler.

Toplantının sonunda cemiyete yeni başkan olan Fransız Doktor Edouard Kieffer’i tebrik etmek için elimi uzatırken o birdenbire gülerek, “Asıl benim sizi tebrik etmem lazım” dedi. “Bizim başkanlıklarımız bir yıl sürer, fevkalade nadir olarak bir buçuk yıla uzayabilir. Sonrasında başkanlığımız biter ama size verilen şeref üyeliği çok ender olup ömrünüzün sonuna kadar ve sonra da devam eder.” Bu an, kendim ve ülkem adına onur duyduğum çok özel anlardan biri olarak gönlümdeki yerini aldı.

Daha önce Kalp-Akciğer Cerrahları Birliği başkanlığını yapmış olan, önemli pozisyonlarda bulunan ve o dönemde çok aktif bir şekilde kalp cerrahi ameliyatlarına devam eden Dr. Gerald Rainer de 2004 yılında beni çok memnun eden zarif bir mektupla Şeref Üyesi olarak seçilmemi kutlamıştı.

55

46

3

10

47

48

51

9

41

AmerikanH

44

52

15

43

19

42

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

50

Odul2

Odul1

20

Odul3

Odul4